Yasakmeyve’nin 55. Sayısında (Mart 2012) Baki Asiltürk (BAT) yine inciler döktürmüş, güya Refik Durbaş YKY Şiir Yıllığı protestosuna imza vermemişmiş, kendisine öyle demiş Refik Durbaş. Biz Refik Durbaş’ın imzasını vermediği halde vermiş gibi gösterip kullanmışız; kısaca sahtekârlık yapmışız. Adam aynada kendisine bakarken halüsinasyon mu görüyor nedir; herşeyi fena halde karıştırmaya başladı. Böyle şeyler bizim yöntemimiz değildir, biz ne söyleyeceksek doğrudan söyleriz, lafımızı esirgemeyiz, eğriye eğri, doğruya, böyle gördüğümüze de “doğru” deriz. Bizi kendi yalanlarına daha fazla alet etmemesi için Refik Durbaş’ın Adnan Azar’ın12 Mart 2011 tarih, saat 22:19’da gönderdiği epostasına cevap olarak, 13 Mart 2011 tarih, saat 15,56’da gönderdiği epostasını aşağıda yayımlıyoruz. Kimin sahte işler ardında olduğunu, yalan söylediğini okura bırakıyoruz. İşte Refik Durbaş’ın epostası:
From: refikdurbas@gmail.com
Date: Sun, 13 Mar 2011 15:56:18 +0200
Subject: Re: açıklama
To: adnanazar56@hotmail.com
Ben zaten Baki’ye şiirlerimi yıllığında kullanmasın diyee uyarıda
bulunmuştum ve şiirlerimi almıyordu.
Fakat sizin yanınızdayım. Adımı bildiriye rahatlıkla ekleyebilirsin.
Ben de şiirlerimin yalnız yıllıkta değil, Yapı Kredi’nin hiçbir
yayınında yer almasını istemiyorum.
selamlar, sevgiler…
REFİK DURBAŞ
Bu arada okuyucunun olanı biteni daha doğru değerlendirebilmesi amacıyla bir konuya daha değinmek istiyorum. 2007’de bu hazret Refik Durbaş’ı yıllığına almadığı gibi yazdığı yazılarda da Refik Durbaş’ın şiirinde bir düşüş gördüğünü, yıllığına bu sebeple almadığını söylüyordu. Eğer inkâr ederse yazdığı yazıyı tarayıp ilgili sayfayı kaynağıyla birlikte aynen yayınlayacağız. Peki, sormazlar mı adama, bre hazret, şimdi ne oldu da bir zamanlar atıp tuttuğun Refik Durbaş “değerli” sıfatını kazandı nazarında?
Biz Refik Durbaş’ın böyle bir şey söyleyip söylemediğini bilmiyoruz, bu bizi ilgilendiren bir olay da değildir. Önemli olan Refik Durbaş’ın imzasını bize gönderip göndermediğidir. Sonrası bizi ilgilendirmez. Bu arada ne olduğunu da söyleyelim, olan yıllığının elinden alınmasıdır, başka bir şey olduğu yok.
Refik Durbaş hakkında sıraladığı sıfatlara gelince, ilke olarak şunu söylerim rahatlıkla:
1-Henüz şiirini kuramamış, yazdıklarıyla hevesli sıfatını aşamamış birinin Refik Durbaş şiiri hakkında herhangi bir şey söyleme hakkı yoktur.
2-Mademki şiir yazıyorsun ve kendini her türlü yetersizliğine karşın kendi hazırladığın yıllığa alıyorsun, o zaman Refik Durbaş hakkında ileri geri konuşma hakkına da sahip değilsin.
3-Ve madem şair olmak niyetiyle şiir yayınlayıp bir de bilmediğin şiir konuları üzerinde tartışıyorsan, o zaman önce Refik Durbaş kadar bu ülke şiirinde kabul görmüş olmalısın.
4-Refik Durbaş’a taşıdığın özellikler sebebiyle bir şey söylemek sana ve senin gibilere düşmez. Şiirinde bir düşüş varsa, bunu da bunu söyleme yeterliğine sahip olanlar söylerler.
5-Dün yerdiğini bugün öven, dün göklere çıkardığını, “değerli şairim” dediğini bugün yeren, hakkında bir sürü kötü söz söyleyen biri kolay iflah etmez (bu konuda yalnızca ilgili şahsın Hürriyet Gösteri’nin 2005-2007 yılları arasındaki çıkan sayılardaki yazılarına bakılabilir, onlarca örneği vardır). Ama böyle gidersen, ders verdiğin kurumun da dikkatini çekecektir bu, sonra bizden bulma. Zira freni patlamış kamyonlara dönmüşsün, bakalım bu iş nerede bitecek.