YAZILAR

TANRITANIMAZLIK VE ŞİİR

Tanrısızlık mı? Ateizm bir insanlaşma durağıdır. İnsanın, kendi beniyle ve kendini çevreleyen diğer varlıklarla (benlerle) ilgili, giderek doğa, yaşam, ölüm üzerine geliştirdiği ve bütün bunların anlamını sorgulamasıyla oluşan, karmaşık ve uzun tarihi süreçte idrak/icat ettiği Tanrı kavramı, yine aynı süreçte insan aklının sorgulamasına maruz kalmıştır. Bugün bile karanlıkta kalmış yanlarının ancak ve de güçlükle, bu yüzden de ihtiyatla açıklanabildiği bir çok inanç ve dinlerin tarihi, bu birbirine zıt ve birbirini yaratan, besleyen, hatta varlıkları birbirine sıkıca bağlı olan tapınma kültü ve reddini iç içe gösterir. Örneğin Mu’tezile mezhebinin kurucusu Vasıl Bin Ata’nın, Allah’ın zat (öz) ve niteliklerinin (sıfatlarının) birbirinden ayrı...

Continue Reading →

Sevgili Deyince/Metin Cengiz

21 Mart Dünya Şiir Günümüz Kutlu Olsun! Koronaya karşı bir aşk şiiri bağışıklığımız için iyi gelir. Metin Cengiz'den "Sevgili Deyince"   SEVGİLİ DEYİNCE   Kar yağar mağaralardan gelen kar Tepelerin soluduğu havadaki kar Yolları örtüp yolları ot gibi saran kar Depremin ilk sarsıntıda ürküttüğü kuşların karı Kaldırımlardan şarkılara düşen kar Lenin devrim yaptığında omuzlarında duran kar Kim vuruldu ilk kurtuluş savaşında Onun su yerine avuçlarında eritip içtiği kar Her insanın yağdığında düşündüğü imgenin karı Yağar yürek hanenize Elif elif bütün gün Sevgili deyince   Yanardağ mı patlıyor, devrim uğultusu mu Ayağınızın altında duymazsınız, kar yağar Bir baş dönmesi sallanır gibi...

Continue Reading →

METİN CENGİZ İLE MODERNLEŞME VE TÜRK ŞİİRİ ÜZERİNE/ Söyleşiyi gerçekleştiren: Halim ŞAFAK

Metin Cengiz ile 'Modernizm ve Türk Şiiri ' üzerine 'Modernleşmenin tarihi, bireyleşmenin tarihi olarak da okunabilir.' Metin Cengiz şiir üzerine kafa yoran şairlerimizden biri. 'Modernizm ve Türk Şiiri' bu konuda ürettiği son çalışması. Cengiz'le kitabını konuştuk. -Sevgili Metin Cengiz; önce Şiirin Gücü (Yön,1994), ardından Toplumcu Gerçekçi Şiir 1923-1953 (tümzamanlaryayıncılık, 2000) son olarak da Modernizm ve Türk Şiiri (Telos, 2002) başlıklı çalışmaların yayımlandı. Şiir yazan biri olarak şiirin sorunlarına ilginin nedenleriyle görüşmemize başlasak? - Bu hemen hemen şiir üzerine yazı yazan, yazıyla düşünen, kendi poetikasını yazıyla açıklama zorunluğu duyan ya da kendi poetikası üzerinden Türk şiiri üzerine yazılar yazan her şaire...

Continue Reading →

ERDAL ÖZ ANMASI/METİN CENGİZ

  ERDAL ÖZ ANMASI Günaydın dünya günaydın insanlık Bakın her yerde çeşit çeşit pencere Kimi sonuna kadar açık, ışıklı Kiminde kalın bir perde   Günaydın kardeşim günaydın Türkiye Gözlerimden serçeler geçiyor Güneşin battığı yerden doğduğu yere Her insanın bir aydınlığı var Kimse kalmasın hücrede   Sayfa sayfa güneşler saçmam bundan Bundandır adanmışlığım kitaplara Ben de tattım iyi bilirim ruhunu Düşmanım bile vurulmasın zincire   Hadi şerefine hürriyetin Bir yudum rakı daha içelim  

Continue Reading →

Esma Özlen’in Söz ile Ateş Arasında’sı Üstüne Yusuf Alper Yazdı

  SÖZ İLE ATEŞ ARASINDA                                                                                                                                                                                                                                           Yusuf ALPER Esma Özlen, 1995 doğumlu çok genç bir şair. Felsefe eğitimi almış. Spinoza’yla ilgili bitirme tezi  yazmış. Şiirlerini son birkaç yılda bazı dergilerde okuduk. Çok genç olmasına karşın oldukça olgun şiirlerle göründü. İlk kitabı “Söz İle Ateş Arasında”* bu olgun şiirlerden oluşturulmuş. Şaşırtıcı olgunluk düşündürücü. Bunu felsefe okumasına mı bağlamalıyız yoksa acıların insanı ve dolayısıyla şairi olgunlaştıracağı düşüncesine mi? Doğrusu felsefe eğitimi almak önemlidir ancak her felsefe eğitimi alanın olgunlaşacağı ve olgun şiirler yazacağı düşünülemez. Ama hayatın erken olgunlaşmak zorunda bıraktığı çocuklar, gençler kendilerinden beklenmeyecek bir durulmaya, sakinliğe, olgunluğa ulaşabilir,...

Continue Reading →

Yunus Karakoyun ile Despina Üzerine/Son Gemi

          -Son Gemi okurlarına kendinizden ve Despina adlı şiir kitabınızdan bahseder misiniz, okuru neler bekliyor? Cevap:Öncellikle bu güzel söyleşi için teşekkür ederim. 20.06.1988 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesinde doğdum. Benim şiirle tanışmam lise yıllarına dayanıyor.Her şair gibi herkesin yaşadığı içsel ve dışsal dünyamı şiir ile bütünleştirerek  günümüz itibarı ile şiir dünyasına adım attım.Yaşadığımız çoğrafya insanı sürekli bir mücadele içerisinde yer aldığı için bu koşullar çerçevesinde ister istemez toplumsal olgular neticesinde şiirlerimin zemini hazırlandı. Despina adlı kitabım daha çok içinde bulunduğumuz hayatın yansımasıdır.Geçmişte olan bazı yıkıcı ve insani olarak  ihmal edilmiş,ötekileştirilme gibi konular şiirsel  bir dil ile anlatılmaktadır.Despina...

Continue Reading →

KOPUŞA  CESARET VERMEK, İKİNCİ YENİ  VE  ANKARA… /YAVUZ ÖZDEM

Yıllar önce 1950’lerde ortaya çıkan ikinci Yeni  için,  ‘erken doğum’ içeriği yüklediğim bir yazı yazmıştım. Bahse  konu yazıda demeye getirmiştim ki;  1950’ler köyden kente göçün yaşandığı yıllar; ama kentli birey, yalnızlık, yabancılaşma vb. iliklerimize kadar yaşadığımız yıllar da değil. İkinci Yeni 1980’lerde ortaya çıkmalıydı, şartlar 1980’lerde olgunlaşmıştı; hatta ille de göç-kentleşme  ve bunların getirdiği sorunlar bahsinde edebiyata bir yansıma olacaksa;  roman , şiirden  daha yatkındır .Bu minval üzere de Latife Tekin’in Sevgili  Arsız    Ölümü’nü (1983) 1950’lere;  Dünyanın   En   Güzel Arabistanı’nı da (Turgut Uyar,1959)  1980’lere yakıştırmıştım.   Aslında kişisel  merakımı kışkırtan meselelerdi  bunlar;  zaten bir sonuca ulaşma gayem  de yoktu.  Ancak  şu...

Continue Reading →

HİLMİ YAVUZ ŞİİRİ ÜZERİNE/ÇAYAN OKUDUCİ

  HİLMİ YAVUZ ŞİİR ÜZERİNE DENEME-ELEŞTİRİ   Hilmi Yavuz’un ilk şiir kitabı Bakış Kuşu (1969)'ndan, son kitabı Melâmet Şiirleri (2017)’ne kadar bazı değişimlerle poetikasını oluşturdu. Hilmi Yavuz poetikasını temel olarak gelenek ve moderni birleştirerek kurmuştur. Bunun yanısıra oluşturduğu poetikayla 1980 sonrası bazı şairleri etkilemiş, klasik modern diyebileceğimiz bir şiirin oluşmasında etkin olmuştur. Hilmi Yavuz şiiri bazılarınca kapalı (hermetic, hermétique) bir şiir olarak tanımlansa da aslında anlamsal derinliği olan, Divan şiirine özgü bir şiir inşasıyla hem hal olan bir şiir: doğuya özgü gizem,  tasavvuf düşüncesi, bu şiirin esas kodlarıdır. Bu kodları çözdüğümüzde Hilmi Yavuz'un şiirini daha açık anlarız. Dil ve biçim...

Continue Reading →

ŞİİRİMİZDE ERKEK EGEMENLİĞİNE KARŞI KADIN İHTİLALİ/ MEHMET AKAY

Genel olarak Müesser Yeniay'ın 90’lı yıllardan beri kendini iyice hissettiren kadın hareketinin yarattığı ‘mücadeleci’ ortamdan etkilenen, soluyan yeni kuşak kadın şairlerimizden olduğu söylenebilir.   Kadın duyarlığı, dişil dil söz konusu olduğunda 1980 öncesi çok şey söyleyemiyoruz. 80 öncesi ve 90’lı yılların başına kadar kadın şairlerimiz tek tek yer edinirlerdi edebiyat ve şiir dünyamızda.  Gülten Akın, Sennur Sezer, Nilgün Marmara, Lale Müldür, Gülseli İnal, Oya Uysal, Leyla Şahin, Arife Kalender, Neşe Yaşın, Birhan Keskin, Bejan Matur, Didem Madak… Kadın şiirinden söz edildiğinde bu şairlerin yeri yadsınamaz olsa da bunca dar bir şair kadrosu üzerinden bir ‘gelenek’ okumak ise oldukça zor. 2000’li...

Continue Reading →

Şiir Yazarından Bağımsız Bir Organizma/Metin Cengiz ile Söyleşi-Çayan Okuduci

Çayan Okuduci-Son kitabınız Hayat Bir Düş ve ilk kitabınız olan Bir Tufan Sonrası (1988) Adlı kitabınızın arasında 30 yıl geçmiş, çeyrek asırdan daha fazla bir zaman, bu zaman içinde; antolojiler, eleştiriler, yayıncılık, dergicilik, ödüller, festivaller, çeviriler, yazılar ürettiniz, ödül komitelerinde bulundunuz. Bunca çalışma, üretme, pratikten sonra insana bir yorgunluk düşer hem şiirine hem de bedenine, fakat sizin son kitabınızda çok genç dizeleri, heyecan verici şiirleri okuyoruz. Bize bu uzun soluklu, sabır ve direnç gerektiren yolculuktan bahseder misiniz? Metin Cengiz-Ben şiirin doğuştan getirilen yetenek kadar bir çalışma, masa başında bir özel zaman ayırma ürünü olduğuna inanırım. Elbette bu ikisi yeterli değil....

Continue Reading →